17 Mart 2010

Hz. Ömer sessizce Hz. Muhammed(sav)'in dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Tavana asılmış kuru bir deri parçası, bir torbanın içinde bir kaç kg.arpa, duvara dayalı bir kaç ağaç yaprağı ve yerde de Hz. Muhammedin(sav) üzerinde uyumakta olduğu hurma lifinden örülmüş kaba bir hasır. Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer'in hıçkırıkları O'nu uyandırır.Kalkınca hasırın vücudunda iz yapyığını gören Hz. Ömer daha çok ağlamaya başlar. Efendimiz hayretle sorar;
-Ey hattaboğlu! Niçin ağlıyorsun?-"Ey Allahın elçisi! İranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar kayserlerini lüks veihtişama boğmuşken sen ki Allahın elçisisin...İzin versende bizde seni...
Maksat anlaşılmıştır,Allahın elçisi, gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el işaretiyle keser ve "Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı"(Ankebut64)ayetini okuduktan sonra ekler;
- İstemezmisin ey Ömer!Dünya onların olsun, ahiret de bizim.

Posted by eslem at 8:36 ÖÖ

1 Comments

  1. Anonymous Adsız posted at 5:22 ÖS  
    uzun zamandır o kadar izleyip dinliyorum ama bu kadar etkilenmemiştim uzun süredir.

Yorum Gönder

« Home